Zehirli Ağacın Meyvesi
Zehirli ağacın meyvesi, ceza muhakemesi hukukundaki hukuka aykırı yolla elde edilen delillerin hukuka aykırı kabul edilmesi ve hükme esas alınmaması anlamına gelen bir doktrindir. Eğer delilin geldiği kaynakta hukuksuzluk varsa o kaynaktan çıkan delil de hukuksuz sayılmaktadır. Dolayısıyla bu doktrin bazen “zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” olarak anılmaktadır.
Bu doktrin ilk kez 104 yıl önce 1920 tarihli Silverthorne Lumber Co. v. United States davasında verilen kararda yer almıştır. Vergi kaçırmakla suçlanan bir kişinin evine arama kararı olmadan giren polisler çok sayıda vergi ve muhasebe defteri ile dökümanlara el koyar ve bu belgeler savcılıkça mahkemeye delil olarak sunulur. Davaya bakan ve bu doktrini geliştiren ve aynı zamanda legal realizmin öncüsü olan ünlü yargıç Oliver Holmes ise bu delilleri geçerli kabul etmez ve geliştirdiği bu doktrinin gerekçesini şöyle açıklar: “eğer hukuka aykırı arama yapılarak elde edilen delilleri geçerli sayarsak polisi hukuka aykırı delil elde etmeye teşvik etmiş oluruz.”
Ancak bu doktrini sadece hukuka aykırı arama kararıyla sınırlı tutmayıp hukuka aykırı şekilde ele edilen her delili kapsayacak şekilde genişleten ve “zehirli ağacın meyvesi” ismini veren kişi ise yargıç Felix Frankfurter’dir. Bu terim ilk kez 1939 yılında Nardone v. United States davasında geçmiş ve daha sonra yıllar içinde pek çok ülkeye yayılmış ve ülkemizde de benimsenmiştir. Yargıtay’ın hem ceza hem hukuk daireleri bu doktrine sıkça atıf yapmaktadır. Hatta hukuka aykırı yoldan elde edilmiş zina delilleri için dahi bu doktrine atıf yapılmaktadır.